Bir gün ayakkabının tekini yitirecek olursan...
Bazen bir yıldız parlayıverir gökyüzünde, sen umutsuzca karanlığa bakarken. İşte öyle bir yıldız parlayıverdi Rio’da; Etenesh Diro.
İşler normalinde ilerlese, 3.000 metre engelli elemelerine katılamayacaktı. Kader… Şans… Her neyse artık; elinden tutmuştu. Sönmüş bir volkanın küllerini andıran gri renkli tartan piste çıktığında, havalanmaya hazırlanan yırtıcı bir kuş gibiydi Etiyopyalı genç kız... İnce kemiklerini saran koyu bedeni hafiflemişti sanki. Bitiş çizgisi dışında bir şey görmüyordu gözü.
Startla birlikte, 3.000 metre mesafedeki avına doğru atıldı... Yarışın üçte ikisi göz açıp kapayana kadar geride kaldığında, bitiş çizgisi her zamankinden yakın görünüyordu artık gözüne. Tanrı’sına, bahtına, yaşama şükrediyordu içinden; yere sağlam basan her adımında.
Sonra birden yerde buldu kendini...
Dip dibe koşan ayaklar birbirine dolanmış, ayakkabısının sağ teki sıyrılıp fırlamıştı. Rakipleri yanından birer ikişer geçerken, yarıştan önce bağcıklarını sıkı sıkıya bağladığı ayakkabısına sığdırmaya çalıştı, koşmaktan şişmiş ayağını... Olmadı.
Ayakkabı, ayağını almadı.
Ayakkabı ayağını almadı ama o, yüreğine koca bir savaşçı sığdırmıştı... Hiç düşünmeden kararını verdi o anda: Ayakkabısız koşacaktı! O piste çıkması kaderse eğer, kaderini dinleyecekti. Ama ona pes etmeyecekti. Koşmaya başladı...
Etiyopya savanlarında çıplak ayak koştuğu günler geldi gözlerinin önüne... Mutluluklarla, acılarla, düşlerle, umutla ve umutsuzlukla dolu günler... Yüreğindeki savaşçının çığlığını duyan bir bulut süzülüp geldi yukarıdan, çıplak ayağının altına yastık oldu. Göğsüne dolan nefes fısıldadı: “Koş!.. Durma!" Rüzgâr da şefkatle omuz verdi arkasından. Ve sınırsız olasılıklar dünyasında, bir insanın kaderini yine kendi yüreği çizdi.
Yaşam, inatçı öğrencisine gururla gülümserken; pes etmeyenlerin destanına bir bölüm daha eklendi.
Dedim ki kendi kendime: Yaşam böyle bir şey işte... Nefes nefese bir yarışta - hiç beklemediğin bir anda hem de - ayakkabının tekini kaybedebilirsin. Böyle bir şey gelecek olursa başına - ve kimsen yoksa, tek başınaysan üstelik - yeryüzünü hoyratça okşayan çıplak ayağına güven... Attığın hiçbir adım boşa değil. Sadece vaz geçtiğinde kaybedeceksin.
Bir gün bir yarışta ayakkabının teki aniden fırlayacak olursa ayağından; Özüne, yoluna ve düşlerine sarıl. Bırak yitirdiğin ayakkabının teki olsun. Yeter ki sen yolunu yitirme.